3 Kasım 2013 Pazar

Hey Gidi Karadeniz....


  Ramazan Bayramında eşimin memleketi olan Erzurum'daydık...İstanbul'a dönüşte Karadeniz'i dolaşarak gelelim dedik. Ve ben ilk kez gördüğüm yerlere hayran kalarak ve neden buraları görmek için geç kaldığımı düşünüp hayıflanarak muhteşem bir 10 gün geçirdim...
İşte asi, çalışkan, yeşil, berrak ve asil Karadeniz....

  Yeşilin bu kadar güzel tonlarının olduğunu hiç bilmiyordum. Bir çok yeni tat tanıma fırsatı buldum.
 
 
Ovit Dağı Rize-Erzurum arasında İkizdere-İspir bölgesinde yer alıyor.
 


 


 
Çay ve mıhlama...Sabah serin ve temiz havanın insana verdiği inanılmaz dinçlik...

 
Fırtına Deresi...Rafting yapmak istedim ama korktum galiba...Bir daha ki sefere kesinlikle yapacağım....
 




Zilkale Rize'nin Çamlıhemşin İlçesinin 12 km güneyinde tepeden tüm bölgeye hakim bir noktada...Kaleyi dolaşıp  yorulunca kalenin altında bulunan çardakta çay içebilir ve közde papates yiyebilirsiniz.

 
Ayder Yaylası kesinlikle şöhretini hak ediyor. Fakat biz gittiğimizde çok kalabalıktı. Geceyi Ayder yaylasında geçirme hayalimiz otellerde yer kalmadığından dolayı suya düştü. Size tavsiyem Ayder'de kalmak istiyorsanız mutlaka önceden rezervasyon yaptırın. Ve eğer zamanınız varsa kaplıcalarından faydalanın....

 
Ayder Yaylası'nda lezzetli yemekler yiyebileceğiniz lokantalar var...Karadeniz'e gidip de balık yememek olmaz dedik. Tabi ben vejeteryan olduğum için menemen yedim ama tadı muhteşemdi....
 
Rize bezi dokudum:)))
Sümela Manastırı Trabzon İlimizin Maçka İlçesinde yer alıyor. Bu kadar yüksekte bu kadar muhteşem bir yapının yapılmış olması insanı resmen büyülüyor.





Sis ve yeşil....



 
 

 
 
 
Sera Gölü Trabzon İlinin Akçaabat İlçesinde yer alıyor. Hazır Trabzon'a gelmişken Akçaabat köfte yemeden gitmek olmaz dedik...Ve bu manzaraya karşı güzel bir yemek...Kesinlikle tavsiye ederim.
 
Ve Samsun... Bağımsızlık ateşinin yakıldığı güzel şehir...Hoşbulduk....
 



 Bandırma Vapurunun alt kısmında Büyük Önderimiz Atamıza ait kişisel eşyaların bulunduğu küçük bir sergi salonu var...Ben gezerken gözlerim doldu...Bağımsızlığımızı bir kez daha ne kadar zorluklarla kazandığımızı hatırladım...
 
 Atamızın Kıyafetlerini yakından görünce ne kadar şık ve asil giyindiğine tanık oldum.



 
 
Gezimizin Samsun bölümünde Bafra'ya uğradık...Bafra'da meşhur Bafra Pidesi yedikten sonra yola devam ederken gördüğümüz bir görüntü nedeniyle durduk...Bafra'da evlenen genç kızlar gelinlikleriyle davul zurna eşliğinde 'Köprüden Geçti Gelin' türküsüyle köprüden geçiyorlardı. Çok etkileyici bir görüntüydü. Bu Bafra'da bir gelenek...Gelin olan kızlar Çetinkaya Köprüsünden geçiyorlar...Bu geleneğin başlama sebebi ise rivayete göre bu köprünün yerinde daha önce tahta eski bir köprü bulunmaktaymış. Bafra'dan yola çıkan gelin alayı köprüye vardığında, Gelini taşıyan at, uçan bir kartaldan ürkmüş, tahta köprünün yıkılmasına ve gelinin boğularak ölmesine neden olmuş. Yıkılan tahta köprünün yerine Çetinkaya Köprüsü yapılmış. Gelinin anısına Bafra'da evlenen her genç kız mutlaka bu köprüden geçip ırmağa taş atarlarmış. Güzel ülkem ve güzel gelenekleri...İnsan bunları gördükçe daha çok yer görmek ülkesini daha çok tanımak istiyor.
 

 
 
Boyabat Kalesi Sinop İlinin Boyabat İlçesinde bulunmaktadır. Karadeniz'e gitmişken görmediğimiz yer kalmasın dedik.
 






Safranbolu'nun eşsiz evlerinin içlerinden bir görüntü.





 
Safranbolu'ya giderseniz dibek kahvesi, safran kolonyası ve mutlaka lokum almanızı tavsiye ediyorum.
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder